31 Ekim 2008 Cuma

Blogger'a Yasaklama Çağdışı!!!

Geçtiğimiz günlerde yaşadığım şoku unutabileceğimi hiç zannetmiyorum. Bir akşam bloğuma yazı eklemek için girmek istiyorum ve o yüreğimi karartan yazı ile karşılaşıyorum... Bir an için Tanrım(!) dedim, ben nasıl bir ülkede yaşamaya başladım böyle. Hani demokrasi, hani özgürlük!!! Çok şükür ki yanlıştan dönüldü ve tekrar bloğuma kavuştum. Yasakçı zihniyete sahip bir ülkede yaşamanın ne kadar kasvetli olacağını insana ne güzel örneklerle gösteriyorlar öyle. Elbette youtube, blogger veya herhangi başka bir sitenin T.C. yasalarına aykırı yayınlar içermesini kabul etmiyorum. Bildiğiniz gibi bu sitelerde faydalı pek çok bilgi var insanın ufkunu açan ve bunun tam zıttı olarak işe yaramaz hatta can sıkıcı şeyler de var. Fakat interneti normal hayattan ayıran en önemli şey de işte burada; siz fikir ve bilgi olarak canınızın istediğini alır, canınızın istemediğini almazsınız. Çünkü normal hayatta çok uzun zaman alacak veya hiç sahip olamayacağınız bilgilere internet aracılığıyla ulaşıyorsunuz ve bence tam da kelimesi kelimesine evrene bağlanıyorsunuz. Peki ama ya canımızı sıkan, kabullenemediğimiz, bizi üzen sitelere karşı ne yapacağız? İşte bunun can alıcı noktası burada; tembellik etmeyeceğiz arkadaşlar!!! Karşı bilgi üreteceğiz ve bunu bilgilerimizi sağlam temellere oturtarak yapacağız. Yapılan yanlışın neden yanlış olduğunu ve neyin daha doğru olduğunu ya da olabileceğini göstereceğiz. Zaten o zaman internette bu tipten yasaklamaların yanlışlığı kendiliğinden ortaya çıkacaktır. İşte bir satranç sevdalısının nacizane fikri budur. Saygılarımla...

6 Ekim 2008 Pazartesi

KUSURSUZ HAMLE

Her insanın hayatta bir amacı vardır. Satrançla sadece laf olsun diye ya da havalı olmak için ilgilenmeyen gerçek satranç severlerin yani yaşamı bir filin, vezirin veya herhangi bir figürün gözünden görenlerin de mutlaka bir amacı vardır. Hatta bu bazen, sahip olduğu anlamdan fazla sanatsal bir değer de taşıyabilir. İnsan illa bu amacı itiraf etmek zorunda da değil. O kişinin oyunlarını incelerken; hamle seçimlerinde, oyun biçiminde ve bazen yenilgilerinde görürüz bu amacı ve bizlere adeta bağırır ben bunun için satranç oynuyorum diye. İşin en güzel tarafı da, hiçbir satranç oyuncusu bunun için birilerine hesap vermek zorunda değildir. Sizin yaşamınıza(!) kimin müdahale etmeye hakkı olabilir ki.

Benim de elbette bir amacım var. O da; bir gün bir turnuva oyunumda (OTB) kusursuz bir hamle yapmak. Bu öyle bir hamle olmalı ki, beynimde ve yüreğimde yarattığı heyecanı yıllar boyu hatırlamalıyım. Oyunun sonucunu zerre kadar önemsemiyorum fakat, işte tam da o hamleyi yapmalıyım, biliyorum. Küçücük bir hamle... Ama hamlelerin en kusursuzu! Bu öyle bir hamle ki; deneyimlerimden, yaşamdan, felsefeden, müzikten ve şiirden izler taşımalı. Bu hamleyi gerçekten istiyor ve ölesiye arzuluyorum. Hatta sadece o "kusursuz hamle" için şehir şehir, ülke ülke dolaşıp turnuvalara katılmak istiyorum. Belki bir gün o hamleyi bulup notasyon kağıdıma yazacağım ve parmak uçlarımla usulca yaşama taşıyacağım ve kesinlikle eminim ki saatime bastığım o anda bu dünyada benden daha mutlu kimse olmayacak!